ASBİAD EĞİTİMLERİ BASIN KİTAPÇIĞI
Geçmişten günümüze gelindiğinde İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda gerek dünyada gerek ülkemizde önemli adımlar atılmıştır. Bir zamanlar tüm dünyada kalite sadece üretilen işin ya da ürünün vasıfları ile ölçülürken, günümüzde işi yapan işçinin çalışma ve yaşam koşulları da sonucun kalitesini belirler olmuştur.
Artık iş sağlığı ve güvenliği için İŞYERİ, İŞVEREN, İŞÇİ üçlüsüne daha geniş pencereden bakmak zorundayız. Bu kavramların tanımını tek tek ele alacak olursak:
İşyeri: Bir işverenin maddi olan ve olmayan araçlarla belirli bir teknik amacı gerçekleştirmesine yarayan ve süreklilik gösteren organize bir bütündür. Bir başka deyişle çalışmanın (yani işin) yapıldığı yerdir.
İşyerinin fiziki, kimyasal ve biyolojik koşulları çalışanı doğrudan etkilemektedir.
İşyeri ve çalışma koşulları; çalışan üzerinde çeşitli yüklenmelere neden olmaktadır. İş verimi doğrudan doğruya bu yüklenmelerle ilgilidir. Çalışanların iş kazası geçirmesi, meslek hastalığına yakalanması da işyeri koşulları ile ilişkilidir.
İşveren: Kısaca “Bir hizmet sözleşmesi ile ücret karşılığında kişileri çalıştıran, işyerinin sahibi” olarak tanımlanabilir.
İşçi: Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse
İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmaları:
İşyerlerinde işin yürütülmesi sırasında, çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa zarar verebilecek koşullardan korunmak amacıyla yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalardır.
Yukarıda sözünü ettiğimiz kavramlar ve bunlara bağlı çalışmalar yıllarca meydana gelen kazalar, hastalıklar ve işyerlerinin gözlem altında tutulması ile geliştirilmiştir.
1776 Yılında “Fincancılar sözleşmesi” imzalandı. Kütahya’da imzalanan bu sözleşme devlet hakemliğinde yapılan dünyada ilk toplu sözleşme olarak tarihe geçmiştir.
(filozof. net)
Ülkemiz açısından tarihçe 3 ayrı dönemde ele alınmaktadır.
- Tanzimat öncesi Lonca (Orta Sandığı – Teavün Sandığı)
- Tanzimat ve Meşrutiyet dönemi 1865 Dilaver Paşa Nizamnamesi (Havza-i Fahmiye Teamülnamesi)
1869 Maadin Nizamnamesi
1871 Ameleperver Cemiyeti
1895 Osmanlı Amele Yardımlaşma Cemiyeti
Dilaver Paşa Nizamnamesi”nde, Ereğli ve Zonguldak kömür havzası işçilerinin dinlenme ve tatil zamanları, barındırma yerleri, çalışma saatleri ve onların sağlıkları ile ilgili çeşitli konuların ele alınmıştır. “Dilaver Paşa Nizamnamesi” Ülkemizdeki ilk yazılı belgedir.
‘’Maadin Nizamnamesi” bütün madenlerde çalışanların güvenliği ile ilgili çeşitli hükümleri düzenleyen bir mevzuattır.
(çoközel.net)
- Cumhuriyet dönemi
Ereğli Havza-ı Fahmiye Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun (10 Eylül 1921) 1926 Borçlar Kanunu
1930 Umumi Hıfzıssıha Kanunu (173-180. mdd.)
Çalışma hayatının ilk önemli Yasası olan “3008 Sayılı İş Kanunu” 15.06.1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
25.08.1971 tarihinde yürürlüğe giren 1475 sayılı İş Kanunu gereği İSG güvenliği yönünden birçok tüzük ve yönetmelik uygulamaya konulmuştur.
10.6.2003 tarihinde 4857 sayılı yeni İş Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Günümüze ve 6331 sayılı İş Yasasına gelirsek:
6331 dahil olmak üzere tüm iş yasaları hep işçiden yana pozitif tutum içinde olup, işvereni, iş yeri hekimini ve iş güvenliği uzmanına işçiler birer çocukmuşçasına koruma emri ve görevi vermiştir.
6331 halen aynı şekilde işçiyi korumaktadır ancak artık çocuk biraz daha büyümüş kabul ediliyor. Yeni yasa çerçevesinde işçiye eğitimlere katılma, kurallara uyma, kendini ve arkadaşlarının sağlığını tehlikeye atmadan çalışma yükümlülükleri getirmektedir.
Bu yeni yasa ile işçi artık olayın bir parçası olmuştur. Ancak burada işçiye sadece sorumluluk verilmemiş aynı zamanda yetki de verilmiştir.
Tüm bu kanun maddelerinin dışında bakacak olursak ;
İSG’NİN ÖNCELİKLİ HEDEFİ;
Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak,
Çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamak ve geliştirmek,
Üretimde güvenliği ve devamlılığı sağlamak,
Kaliteyi ve Verimliliği artırmaktır.
Kısaca;
İSG’ nin öncelikli hedefi: Çalışanları İş Kazası ve Meslek Hastalığından korumaktır.
(şirketçe.com)
NİÇİN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİ?
NİÇİN TÜM FİRMA ÇALIŞANLARINA AYNI ANDA AYNI EĞİTİM?
Bu sorulara cevap ararken Antalya Serbest Bölge tarihçesine de göz atmakta fayda var:
(asbaş.com.tr)
Bölgemizin altyapı proje çalışmalarına 1985 yılında başlanmış, altyapı inşası ise 1988 yılında tamamlanmıştır. Elektrik, su, haberleşme, yol, arıtma vb. tüm altyapılar devlet tarafından finanse edilmiş, üstyapılar ise özel sektör tarafından gerçekleştirilmiştir. Elektrik, su, yükleme boşaltma vb. diğer hizmetler ise bölgenin işletici şirketi olan ve % 34 ü kamuya ait ASBAŞ tarafından verilmektedir. Bölgemiz yap işlet devret modeline göre çalışmaktadır. Serbest Bölge Müdürlüğü ise doğrudan Ekonomi Bakanlığına bağlı olup, bölgenin genel idaresinden sorumludur.
İlk yıllarda bölge daha çok alım satım faaliyeti ağırlıklı çalışırken 2000 li yıllarda tekstil, 2005 yılından itibaren de tekne ve medikal ürünlerin üretiminin bölgeye gelmesiyle birlikte daha çok üretim serbest bölgesi olmuştur.
Bölgede esas olarak elektronik devre, kablo ağacı, medikal ürünler ve lüks tekne üretimleri yapılmaktadır. Diğer taraftan bölgemiz Ekonomi Bakanlığının son yıllarda gündeme aldığı kümelenme politikasını başarıyla uygulayan bölgelerin arasında yer almaktadır. Hali hazırda bölgede tekne, medikal ve elektrik elektronik olmak üzere üç ana küme bulunmaktadır.
Antalya serbest bölgesi brüt yaklaşık 625.000 metre kare alan üzerinde kurulmuş ve 14 Kasım 1987 tarihinde resmi olarak faaliyete başlamıştır. Yatırımcılar için tahsis edilecek net alan ise 425.000 metrekare olup, bu alanın % 99 u hali hazırda kiralanmış durumdadır. 115 adet firma bölgede faaliyet göstermektedir. Bunların 61 adedi yatırımcı 54 adeti ise kiracı statüsündedir. Bölgemizin 2012 yılı ticaret hacmi 750 milyon dolar, kümülatif ticaret hacmi ise 7,6 milyar doları aşmıştır. Bölgemiz ticareti Türkiye ve yurtdışına iki yönlü olarak gerçekleştirilmektedir.
Ticaretin sektörel dağılımına gelince medikal ürünler birinci sırayı almaktadır. Diğer önemli sektörler ise tekne ve elektrik elektroniktir.
İstihdamın sektörel dağılımına baktığımızda ise tekne sektörünün toplam istihdam içerisinde önemli bir paya sahip olduğunu söyleyebiliriz. İkinci sırada ise medikal ürünler üretimi ve alım satımı yer almaktadır.
Yukarıda belirttiğimiz sektörümüzün Serbest Bölge içi özellikleri ve İş Sağlığı ve Güvenliğine verdiğimiz önem nedeniyle ;
Antalya Serbest Bölge İşadamları Derneği Ekonomi Bakanlığı’ndan almış olduğu destek çerçevesinde, bölgeyi kalkındırma amaçlı projelerinin ilk sırasına İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda eğitimleri koymuştur.
Bu kapsamda projeye katılan 17 firmanın ilk eğitiminde işveren ve işveren vekilleri bilgilendirilmiştir. Bu ilk eğitimden sonra ise projeye katılan firmaların işçilerine iki hafta içinde 10 adet eğitimle 6331, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda seri eğitimler verilmiştir.
Antalya Serbest Bölge İşadamları Derneği tarafından sürdürülen projenin bir parçası olan çalışanlara İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ, projeye katılan firma çalışanlarını kapsamayı hedeflemiştir.
Bu eğitim esnasında çalışanlara YAT SEKTÖRÜ çalışanı olmanın özelliğini, sektöre ait riskleri aktarmaya çalıştık. Bu riskleri içeren eğitimleri verirken; kanuni zorunluluktan çok kurallara uymanın kendileri ve aileleri için önemi vurgulanmaya, benimsetilmeye çalışıldı.
Belirtilen HEDEF doğrultusunda EĞİTİM KONU BAŞLIKLARI ve ÖZET İÇERİKLERİ aşağıda yer almaktadır.
6331 SAYILI KANUN KAPSAMINDA İŞÇİNİN İŞYERİ SAĞLIK VE GÜVENLİK KURALLARI İÇİNDE SORUMLULUKLARI
Çalışanların yükümlülükleri
MADDE 19 – (1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.
(2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:
a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.
b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.
c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.
ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.
d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.
(martiegitim.com)
YAT ÜRETİMİNDE İŞÇİ OLMANIN ÖZELLİKLERİ
Yat işletmeleri farklı sektörleri barındıran kurumlardır. Bu nedenle bu sektörde çalışan işçilerin kendi alanları kadar farklı alanların riskleri ve işleyişi hakkında da bilgi sahibi olmaları gerekir.
Bu da eğitimlerin zaman zaman bölümler halinde zaman zaman ortak verilmesini gerektirir.
NİÇİN KENDİMİZİ KORUMALIYIZ ?
İşçinin kendini korumasının ve işyeri talimatlarına uymasının kanuni bir yükümlülük olması yanında; kendisi ve ailesi için de gerekli olduğuna değinilecektir. Ve çeşitli korunma malzemelerinin önleyeceği risklerden örnekler verilecektir.
SEKTÖRDE KULLANILAN MALZEMELERİN OLASI RİSKLERİ
Sektöre topluca bir bakış yapıldı.
BÖLÜMLERE GÖRE MALZEMELERİN OLASI RİSKLERİ
Bölümlere göre olası riskler.
Boya
Laminasyon
Ahşap işleri
Mekanik
Elektrik
Tesisat
Ofis çalışanları
KİŞİSEL KORUYUCU VE BİZ
Kişisel koruyucu ne zaman ve niçin?
Nerede hangi koruyucu kullanılmalıdır?
KURALLARA UYULMADIĞI ZAMAN İŞVERENİN HAKLARI
Tüm tıbbi gereklilik anlatıldıktan sonra kanun nezdinde sorumluluklarını yerine getirmiş işverenin kuralların uygulanmasında yetki ve hakları işlendi. Bu haklar arasında belli kurallar açısından örnekler sunuldu.
EĞİTİM METODLARI
Bu başlıklar altında karşılıklı etkileşim içinde ve slayt sunumları ile eğitim programı oluşturuldu.
Ayrıca FLİPCHART kullanıldı.
Eğitimin başlangıcında beş soruluk kısa bir ön test sonunda yine beş soruluk kısa bir son test yapıldı.
Bu eğitimler ülkemiz serbest bölgeleri yat tersaneleri hatta tüm sektörlerde İş Sağlığı ve Güvenliği açısından bir ilktir. Türkiye de ilk kez aynı sektörden 17 firma için aynı eğitmenden aynı kelimeler ile İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİ gerçekleştirildi. Bunun ülkemizde küme eğitimleri açısından bir örnek olmasını umut ediyoruz.
Bu eğitimlerle çabamız proje dahilindeki işletmelerde bir iş güvenliği kültürü oluşturmaya yöneliktir. Böylelikle işletmelerde kaynakların korunmasına katkı sağlanacağı gibi daha yüksek verimlilik ve kalitenin yakalanması da mümkün olabilecektir.
Çünkü güvenlik kültürü, işçilerin tutumları ve davranışları üzerine odaklanarak güvenli davranışı motive etmekte ve işçilerin çalıştıkları işletmelerdeki risklerin farkında olmalarını sağlamayı, tehlikelerin sürekli olarak gözetimini mümkün kılan bir norm geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Diğer taraftan, bu eğitimler İş Sağlığı ve Güvenliği açısından aynı zamanda, aynı dili, konuşmamızı sağlarken; bir açıdan da hepimize bir bütün olduğumuz hissini de vermiştir.
Bu da ANTALYA SERBEST BÖLGE YAT SEKTÖRÜ KÜLTÜRÜ oluşturmak adına önemli bir adımdır.
Çünkü bu eğitimler yapılırken bir yandan da çalışanlar birbiri ile kaynaşmış, dernek, firmalar ve çalışanlar arasında daha yakın bağlar kurulmuştur.
KAYNAKÇA:
İSGÜM
TDK SÖZLÜĞÜ
ŞERİF ÇETİNDAĞ
Katkılarından dolayı Ayla ÖNER BAYHAN’ a teşekkürlerimle….
Dr. F. Yonca AYAS
ASBİAD ÜYESİ ve PROJE EĞİTMENİ