• 0 532 503 74 78
  • info@ishekimim.com

Başlığımız Sosyal Fobi olsa da, öncelikle - fobi - kavramını incelemekte yarar var bize göre.

Fobi, belirli bir nesne ya da durum karşısında, mantıksal nedeni olmaksızın gelişen ve kişinin engelleyemediği güçlü korku hissi. Korku yaratan farklı durumların sonuna ise
-fobi- eklenerek yüzlerce sözcük türetilmiştir.
Akrofobi , yükseklik korkusu; klostorofobi, kapalı yer korkusu gibi.

Sosyal Fobi, ise kişinin sosyal faaliyet ve aktivitelerde bulunma ve katılmaya karşı geliştirdiği kaygı durumu olarak tanımlanabilir. Tek başına korku ve kaygı olmadan yapabildiği faaliyetleri, başkalarının önünde aynı rahatlıkla yapamaması olarak belirtmemiz mümkündür. Bu kaygı durumundan kurtulmak için de; sosyal ortam ve faaliyetlere katılmama, çekinme veya uzak durma ile belirginleşerek kendini gösterir.
Bir dereceye kadar sosyal ortamlardan korku normal kabul edilebilir. Çekingenlik ya da utangaçlık , kişinin hayatını etkilemiyorsa; kişi gerektiğinde bu duyguların üstesinden gelebiliyorsa sorun olarak görülmez.
Bunun hastalık olup olmadığına, kişinin yaşadığı engellenmeler ve kısıtlanmalar göz önüne alınarak karar verilmelidir.
Sosyal fobi diyebilmemiz için; kişinin istediği halde, korku ve kaygı duyguları nedeniyle sosyal faaliyet ve ilişkilere katılamaması söz konusu olmalıdır.

Sosyal fobisi olan kişiler hata yapma, gülünç duruma düşme ya da kendilerine yakışmayacaklarını düşündükleri davranışları yapma korkusu içindedir. Sosyal faaliyetlerde arka plana itilmiş olmaktan, dostça olmayan bir şekilde kendilerine davranılmasından, aptalca görünmekten, kontrolü kaybetmekten, panik yaşamaktan, ne söyleyeceğini bilememekten ve bir de bunlara eşlik eden birçok fiziki belirtileri yaşamaktan korkmaktadırlar. Ve gerçekten de zorlandıkları anda bazı fiziki sıkıntılar yaşarlar.

Bunlara örnek verecek olursak:

Çarpıntı
Titreme
Terleme
Kaslarda gerginlik
Midede rahatsızlık hissi
Göğüste sıkıntı hissi
Sıcak ya da soğuk basması
Başta ağırlık hissi ? Baş ağrısı
Sosyal fobinin başlama yaşının erken olması ciddi sorunlar doğurur. Okul başarısı etkilenir. Bazıları okulu bırakmak zorunda kalır. Yine birçok psikiyatrik rahatsızlığın ortaya çıkmasına da yol açabilir. Bunların içinde en önemlisi depresyon, alkol bağımlılığı ve ilaç bağımlılığıdır. Özellikle batılı ülkelerde yapılan çalışmalarda sosyal fobide alkol kullanımı normal toplum bireylerine oranla 2,5 kat daha yüksek bulunmuştur. Bu da alkolün süper egoyu baskılaması daha rahat davranmayı sağlaması ile açıklanabilir ki bu durumda zamanla alkol bağımlılığı riskini artırmaktadır. Alkolikler arasında yapılan bir çalışmada sosyal fobi görülme sıklığının normale oranla 9 kat fazla olduğu tespit edilmiştir. İntihar düşünceleri ve girişimleri sosyal fobide yaşanan sıkıntıya bağlı olarak sık görülmekle birlikte sosyal fobiye başka psikiyatrik rahatsızlıklar ilave olduğunda daha da artmaktadır. Dolayısıyla sosyal fobi bir an önce tanınmalı ve tedavi edilmelidir.

Sosyal fobi kavramı ilk defa 1903 yılında Fransız psikiyatrist Janet tarafından tanımlanmıştır. Şimdiki modern formuyla ise ilk defa, 1966 yılında İngiliz psikiyatrist ve davranış terapistleri Marks ve Gelder tarafından ortaya konmuş, daha sonra üzerinde çalışılmaya devam edilmiştir.. Sosyal fobi son yıllarda araştırmaların yoğunlaştığı bir konu olarak önemini gün geçtikçe arttırmaktadır. Ve, kabul edilmelidir ki tedavisinde psikoterapi çok önemli bir yer tutmaktadır.

Dr. Yonca AYAS